The Traces Concerning The Sedentary Culture of Turks in The Story of Prince Kalyanamkara and Papamkara in Terms of Vocabulary


Creative Commons License

Temel Alemdar E.

Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, cilt.16, sa.1, ss.65-103, 2019 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 16 Sayı: 1
  • Basım Tarihi: 2019
  • Doi Numarası: 10.1501/mtad.16.2019.1.4
  • Dergi Adı: Modern Türklük Araştırmaları Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: Index Islamicus, MLA - Modern Language Association Database
  • Sayfa Sayıları: ss.65-103
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Köktürk Devleti zamanında (MS 552-745) Orhun ve Selenga nehirleri civarında yaşayan ve Çin kaynaklarında Kao-ch’ê, Ting-ling, T’ie’leTürk kaynaklarında Töles adıyla bilinen boyların bir kısmını Uygur Türkleri oluşturmaktadır. 9 uruktan meydana gelen Uygurlar, Karluk ve Basmılların da dâhil olmasıyla 11 uruktan müteşekkil hâle gelirler. 743 yılında II. Köktürk Devleti’nin 744 yılında da Basmılların hâkimiyetine son veren Uygurlar, bağımsızlıklarını kazanıp Ötüken’de (MS 745-840) bir devlet (Ötüken Uygur Devleti) kurarlar. Bozkır kültürü ile kurulan Uygur Devleti’nin Kırgızlar tarafından yenilgiye uğratılınca bir kısmı Çin’in hâkimiyetini kabul ederek Asya’nın güneyine, Çin’in kuzeybatısına Kansu şehrine (Kan-Chou, Sarı Uygur Devleti) diğer bir kısmı da batıya göç ederek Beşbalık, Hoço ve Turfan şehirlerine (Doğu Türkistan, Turfan, Kao-Ch’ang Uygur Devleti) gider ve Maniheizm inancını benimsedikten sonra değişmeye başlayan hayat tarzları tamamen yerleşik yaşam şeklini alır. Uygurların yerleşik yaşama geçmesiyle birlikte sözvarlığına pek çok sözcük dâhil olur. Uygurların günlük yaşamını ortaya koyan bu tür sözcükler, mevcut kültürün yansıtıcısı vasfını taşırlar. Yerleşik kültürün kazandırmış olduğu bu sözcükler(tarıγ, kemiçi, böz bertät-, satıγçı, il-, içgärülüg), Eski Uygur Türkçesi metinlerinde farklı tür (isim, zarf, fiil vs.) ve görevlerde (özne, yüklem, zarf tümleci vs.) karşımıza çıkmaktadır. Bu makalede Eski Uygur Türkçesi ile kaleme alınmış Buddhist çevre metinlerinden olan Prens Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi, sözvarlığında yer alan yerleşik kültür hayatı ile ilgili sözcükler açısından ve dil-kültür ilişkisi bağlamında ele alınıp incelenecektir. Bu çalışmada, James Russell Hamilton neşrinin Vedat Köken tarafından yapılan ve 2011 yılında 2. baskısı olan çevirisi esas alınacaktır.

Anahtar Sözcükler: Uygur Devleti, konar-göçer yaşam, yerleşik yaşam, Prens Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi, söz varlığı.

Uyghur Turks comprises a part of the Turkish tribes who lived around Orkhun and Selenga rivers at the time of Köktürks (552-745 A.D), referred as Kao-ch’ê, Ting-ling, T’ie’lein Chinese and Töles in Turkish sources. Having been themselves composed of 9 families Uyghurs are in total composed of 11 families by the integration of Karluks and Basmils. Following their putting an end to II. Köktürk State in 743, and Basmils in 744; they regained their independence and established their own dominion in the city of Ötüken, also named “Uyghur State of Ötüken” (745-840 A.D). Consisting in cultural fabric of the steppes, when Uyghurs were defeated by Kyrgyzs, one branch emigrated to South Asia, the city of Kansu (Kan-Chou, Sarıg Uyghur State) in north-western China by compromising the Chinese rule, another branch headed to the west, gradually changed their lifestyle with regard to the adoption of Manicheism and it led to their permanent settlement in the cities of Beshbalık, Hoço and Turfan (East Turkistan, Turfan, The Uyghur State of Kao-Ch’ang). Uyghurs integrated several new words to their vocabulary after the beginning of their settled life. Those words shed light upon their daily lives, and are reflective of their current culture. Having been gained by the settled life, one also comes up with those words in the Old Uyghur Turkishin different world types (noun, adverb, verb etc.) and functions (subject, verb, sentence adverbial). In this article, we will provide a detailed analysis concerning the Old Uyghur words (tarıγ, kemiçi, böz bertät-, satıγçı, il-, içgärülüg) that are obtained from the vocabulary in the stories of Prince Kalyanamkara and Papamkara (The Story of Good Prince and Evil Prince), where Buddhist faith has been influentialin its relation to language and culture. The study will be grounded on the second edition of Vedat Köken’s translation (2011) of James Russell Hamilton’s publication. Keywords: The Uyghur State, nomadic life, settled life, The Story of Prince Kalyanamkara and Papamkara, vocabulary