Aleviler ve Sosyalistler, Sosyalistler ve Aleviler: Bir Karşılaşmanın Kenar Notları, Ayhan Yalçınkaya,Halil Karaçalı, Editör, Dipnot, Ankara, ss.131-151, 2020
Her dini
kimliğin aynı zamanda bir siyasal kimliğe de karşılık geldiği vakidir. Alevilik
de bundan ari değildir. Alevi siyasal kimliği ise –özcü yorumların yüzeyselliği
bir tarafa- içinde oluştuğu ve yerleştiği tarihsel, toplumsal, siyasal şartlar
gereği yerleşik hâkim nizamın karşısında ya da kıyısında, yasaklı, direngen ve
muhalif bir zeminde şekillenmiştir. Osmanlı tahakkümünden Cumhuriyet’e kalan bu
tarihsel miras, ilk kez erken Cumhuriyet döneminde yeni devletin modernleşme,
laikleşme, sekülerleşme adımları ve eşit yurttaşlık ideali ile çehre
değiştirmiştir. Bu yıllarda Alevilere yönelen sindirme yahut soğurma siyasalarından
hangisine daha fazla maruz kaldıklarına bağlı olarak, Alevi siyasal kimliğinde
bir yarılma yaşanmıştır. Castells’in kavramlarıyla, bir yandan muhalif “direniş
kimliği” canlılığını korurken, bir yandan Alevilerin önemli bir kesimi
Cumhuriyetin modernleşmeci “proje kimliğini” benimsemiştir.
Alevi siyasal kimliğinin aktığı
mecrada bir başka önemli kırılma, 1960’lı yılardan itibaren yaşanır. Bu
yıllarda kitleler halinde kentlere göç etmeye başlayan Aleviler, yüzyılların
ardından ilk kez kendi otonom-korunaklı alanlarından çıkmış, kentleşme ve
modernleşmenin keskin etkileriyle karşı karşıya kalmışlardır. Alevi inanç,
kültür, toplum yapısı ile temel kurum ve aktörlerinin büyük dönüşüme uğradığı
bu süreçte, siyasal iktidarların ve devlet aygıtının Sünni-sağ-mezhepçi
eğilimlere yakınlaşması ölçüsünde Aleviler sol-sosyal demokrat-sosyalist parti,
grup ve düşüncelere yönelmiştir. Aleviler-sol yakınlaşması, bu yıllarda her iki
taraf açısından karşılıklı olarak ihtiyaçların buluştuğu bir momente denk
gelir. Solun tarihsel-toplumsal meşruiyet, kitle desteği, kültürel dayanak
arayışı, Alevilerin kente uyum, barınma-tutunma, dayanışma, kamusal görünürlük
ve kabul, modern siyasal sözlük arayışıyla buluşur. Özellikle genç-eğitimli
Aleviler daha radikal sosyalist hareketlere yönelirken, çoğunluğu oluşturan
yetişkin kuşaklar daha merkezde duran sol-sosyal demokrat geleneğe eklemlenir.
Alevi-solcu mahallelerinde ve yerleşimlerinde somutlaşan bu yakınlaşmanın,
sonraki yıllarda Alevi siyasal kimliğinin yönelimini de belirleyecek üç önemli
sonucu olacaktır: Sağ-Sünni kesimin katliam girişimine varan öfkesi; erken
Cumhuriyet döneminde beliren kimlik yarılmasının devletçi/uzlaşmacı-devrimci/direnişçi
damarlar üzerinden belirginleşmesi; 1980 sonrası süreçte sol siyaset deneyiminin
de etkisiyle, Alevilerin kendi kimlikleri etrafında örgütlenecekleri bir
teyakkuz haline geçmeleri. Bugün Alevi örgütlerinde ve kitle içinde tartışılan
meselelerin çoğu, halen bu arka planın izlerini taşımaktadır.