Çocukluk Çağı Malignitelerinde Görülen EBV Enfeksiyonlarının Laboratuvar Tanısında Moleküler ve Serolojik Testlerin Öneminin Araştırılması


Creative Commons License

Demir B., Allahverdiyeva A., Önel M., Kırkoyun Uysal H., Alaskarov E., Ağaçfidan A.

2nd International Azerbaijan Laboratory Medicine Congress & Lab Expo, Baku, Azerbaycan, 2 - 04 Mayıs 2024, ss.124

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Baku
  • Basıldığı Ülke: Azerbaycan
  • Sayfa Sayıları: ss.124
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş. Epstein-Barr virüs (EBV), Herpesviridae ailesinin Gammaherpesvirinae alt familyasına ait, zarflı, ikozahedral simetrili, çift iplikli bir DNA virüsüdür. EBV, enfeksiyöz mononükleoz (EM) etkeni olup ayrıca Burkitt lenfoma (BL), nazofarengeal karsinoma ve transplantasyon sonrası gelişen lenfoproliferatif hastalıklarla da ilişkilidir. EBV, akut ve kendini sınırlayan enfeksiyonlardan malign neoplazmalara kadar çok geniş bir klinik hastalık spektrumuna sahiptir. EBV enfeksiyonlarının çoğu, çocukluk döneminde ve asemptomatik olarak geçirilmektedir.

Amaç. Çalışmamızda İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı polikliniğine başvuran LAP ön tanılı 0-18 yaş hastalar ile İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalına malignite tanısı alan 0-18 yaş arası hastaların EBV DNA viral yükünün saptanması, EBV’ye özgül antikorların ELISA yöntemi kullanılarak serolojik profillerine bakılması ve bu iki yöntemin birlikte uygulanması ile enfeksiyonun döneminin belirlenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalına başvuran, 18 yaş altı 100 hastanın serum örneklerinde, ELISA yöntemi (EBV VCA IgM-IgG) ile EBV serolojilerine bakılmış ve plazma örneklerinde ise RT- PCR yöntemi ile EBV-DNA viral yükü kantitatif olarak incelenmiştir.

Bulgular. Çocuk Hematoloji polikliniğine başvuran maligniteli 42 hastanın 18’sinde (%42.9) EBV DNA saptanmıştır. Hodgkin lenfoma tanısı almış 31 hastanın 15’inde (%48.4), Burkitt lenfoma tanısı konmuş 5 hastanın birinde (%20), diğer malignite tanısı konmuş 6 hastanın 2’sinde (%33.33) EBV DNA saptanmıştır. Maligniteli hastaların sadece 5’inde (%11.9) serolojik yöntemler (EBV VCA IgM ve IgG) klinik açıdan gerekli görüldüğü için çalışılmıştır.

Sonuç. Çalışmamızın sonuçlarına göre; EBV’nin maligniteli hastalarda düşünülmesi gereken en önemli primer etken olmasından dolayı özellikle RT-PCR yöntemi ile rutin olarak bakılmasının klinisyene tanı için faydalı olacağını ve LAP ön tanılı hastalarda hem rutin olarak ELISA yöntemi ile EBV VCA IgM ve IgG bakılması hem de RT-PCR ile EBV DNA viral yüküne bakılmasının ileride oluşabilecek bir malignite tanısı konulmasına yardımcı olacağını düşünmekteyiz.