16. Adli Bilimler Kongresi, İzmir, Türkiye, 4 - 07 Nisan 2019, ss.89
AMAÇ: Boşanma olgularında çocuğun velayet hakkının hangi ebeveynde kalacağına çocuğun yüksek yararı ilkesine göre karar verilmektedir. Bu durumun çözümünde sık sık bilirkişilerin görüşü sorulmaktadır. Söz konusu bilirkişiler arasında gün be gün artan bir oranda adli tıp uzmanlarının da görüşüne başvurulmaktadır. Bu çalışmada anabilim dalımıza velayet tayini için 2010-2018 yılları arasında mahkemelerce gönderilen dosyaların adli tıbbi değerlendirmesi yapılmıştır.
GEREÇ-YÖNTEM: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’na 2010-2018 yılları arasında mahkemelerce gönderilen dosyalar retrospektif olarak irdelenerek davaya konu müşterek çocukların velayetine ilişkin karar sürecine etki eden faktörler ve farklı disiplinlerce yapılan değerlendirmeler incelenmiştir.
BULGULAR: 2010-2018 yılları arasında Anabilim Dalı Başkanlığı’mıza aile mahkemelerince gönderilen 14 dosya incelendi. 2- 15 yaş aralığındaki 7 erkek, 12 kız çocuğunun velayeti konusunda bilirkişi görüşü verildiği saptandı. Olguların hepsinde tarafımızca adli tıbbi değerlendirmeleri ve genel beden muayeneleri tamamlandıktan sonra, müşterek çocuklar için Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Kliniği’nden ve ebeveynler için Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nden konsültasyon istenmişti.
SONUÇ: Çocuğun velayet hakkının kimde kalacağının değerlendirilmesinde çocuğun ihtiyaçlarının karşılanma düzeyi, aile
içi ilişkilerin şimdiki ve geçmişteki durumu, ebeveynlerin sosyoekonomik, fiziksel ve psikolojik özellikleri ile
geçmişleri gibi birçok faktörün göz önünde bulundurulması gerekir. Ebeveynlerin hangisinin çocuğun yüksek
yararı açısından daha iyi olduğunun kararı mahkemenin olmakla birlikte değerlendirme sürecinde multidisipliner
yaklaşımın büyük önem taşıdığı ve özellikle Adli Tıp uzmanlarınca bu dosyalara görüş verilmesinin kararın
niteliğine artı değer kattığı saptanmış ve ne tür faydalar sağlayacağı değerlendirilmiştir.