Post Covid Era: Future of Economies and World Order An Interdisciplinary Approach, Mehmet Baykal, Editör, Istanbul University Press, İstanbul, ss.100-117, 2022
Bu çalışmada, iş hukukunun ve sosyal
politikanın temel kavramlarından olan güvence, esneklik ve bağımlılık
kavramları arasındaki ilişki ve bu ilişkinin çalışma hayatında ortaya çıkardığı
sonuçlar ele alınacaktır. Güvence ve
esneklik, birbirleriyle sürekli çatışma içerisinde olmuş iki kavramdır.
İşçilerin iş, istihdam ve gelir güvencesi vb. taleplerine karşılık işverenlerin
bu güvenceleri ya hiç içermeyen ya da sınırlı bir düzeyde içeren, “serbestçe”
faaliyet gösterebilecekleri esnek çalışma modellerini uygulamaları, işçi ve
işverenler arasında özellikle 1980’lerden sonra gittikçe artan bir dengesizliği
ve sosyal adaletsizliği doğurmuştur. Bu dengesizliğe karşı 2000’li yılların
başında güvenceli esneklik kavramıyla ön alınmaya çalışıldıysa da, kavramın dar
bir kapsamda ele alınmış olması ve teknolojinin ilerleme hızı, istenilen
sonucun ortaya çıkmasına engel olmuştur. Teknolojik gelişmelerin iş organizasyonlarını
değiştirmek için işverenlerce etkili bir şekilde kullanılması, iş sözleşmesinin
karakteristik özelliğini oluşturan bağımlılık unsuruna da derinden etki
etmiştir. Artık bağımlılık unsuru iş sözleşmesinin diğer sözleşmelerden ayırt edilmesinde
etkin bir şekilde kullanılamadığından, işçi ve işveren ayrımının yapılması da
zorlaşmıştır. Bunun neticesinde de ne işçi ne de işveren olarak
nitelendirilemeyen ve güvencesiz bir şekilde istihdam edilen yeni bir çalışan
grubu doğmuştur. Covid 19 salgını, söz konusu gelişmelerin ciddiyetinin
anlaşılmasında önemli bir dönüm noktası olmuştur. Salgının da etkisiyle yerleşik
hale gelen uzaktan çalışma modeli, bağımlılık unsurunun tespitinde kullanılan
en temel ölçütlerden biri olan işyeri kavramının bu fonksiyonunu büyük ölçüde
yitirmesine yol açmıştır.
This study analyses and discusses, the
relationship between security, flexibility, and dependency, which are the basic
concepts of labour law and social policy, and the effects of this relationship
in working life. Security and flexibility are two concepts that have been in
constant conflict with each other. In response to the employees’ demands for
job, employment and income security, etc., the employers' application of
flexible working models that do not include these guarantees at all or to a
limited extent, has led to an increasing imbalance and social injustice between
workers and employers, especially after the 1980s. Although an effort was made
to counter this imbalance with the concept of flexicurity at the beginning of
the 2000s, it proved unsucessful due to the narrow scope of the concept and the
speed of technological advancement. The effective use of technological
developments by employers to change work organizations has also deeply affected
the concept of dependency, which is the characteristic feature of the
employment contract. Since the element of dependency can no longer be used
effectively to distinguish the employment contract from other contracts, it has
become difficult to distinguish between the employer and the employee. Consequently,
a new group of insecurely employed workers, who cannot be described as either
an employee or an employer, has emerged.
The remote working model, which has become entrenched partly due to the
Covid-19 pandemic, has caused the concept of the workplace to lose its function
in terms of determining the element of dependency.