in: RESEARCH ON CULTUREL STUDIES, İcbay M.A., Arslan H., Editor, Peter Lang Gmbh, Frankfurt Am Main, pp.315-329, 2016
The basic principles of a pluralistic society involve different communities living together and recognizing each other’s values and ideals. Such recognition arises from the principle of responsibility to the other. What justifies pluralism is that it gives us a chance of understanding ourselves and describing our identities by having a dialogue with the other, as well as getting to know about the identity of the other. It will be shown that identities can be re-described by the understanding of pluralism, which is a prerequisite for preventing identities from turning into privileges based on difference. An analysis of the events in this century indicates that people are turning to the “sacred” as a solution for problems of social inequality and unrest. The main qualities that make us human are belief, trust, taking shelter and forming affiliations. In the world of living things, only humans have the ability to create systems of values. Accordingly, it will be beneficial to highlight the common sacred and humane values on which humans have reached broad consensus, in order to prevent conflicts resulting from ethnic, cultural and religious differences. The dialogue among the three monotheistic religions plays a major role in this respect. Thus, this study presents a quantitative analysis of the religious pluralism model, conducted within the framework of the dynamics of the “sacred,” global ethics and interfaith dialogue.
Keywords: Religious pluralism, Dialogue, Global ethics, World peace
Çoğulculuk yeni bir söylem değildir. Jürgen Habermas, birbirinden giderek uzaklaşan söylem evrenlerinin çoğul bir nitelik kazanmasını özgül olarak çağcıl deneyimin getirdiği bir şey olarak yorumlar. Ve birbirinden farklı iki tür çoğulculuğu biraraya getirir. Biri, iş bölümünden, gerçeklik, yargı ve beğeni ile ilgili söylemlerin karşılıklı olarak ayrılmasından kaynaklanan, Habermas’ın kendi başına çağcıllığın en önemli özelliği olarak değerlendirdiği ve felsefecilerle toplumbilimcilerin en azından birkaç yüzyıldır birlikte yaşamakta oldukları çoğulculuk; öteki ise, çağcıllığın yadsıdığı ve uygulamada alt etmek için büyük bir çaba gösterdiği gerçeklik, yargı ve beğeninin yerleştirilmesini yeniden istemleyen gelenek bağlamlı söylemlerin çoğulluğu.
Bu bağlamda, çoğulcu toplum anlayışı, yalnızca farklı toplulukların birarada yaşamasını değil, aynı zamanda her topluluğun kendi değer ve ülkülerin sınırlarını tanımasını temel bir ilke olarak içermektedir. Bu ilke, ötekine karşı sorumluluk ilkesi olarak inşa edilmelidir. Bu şekilde çoğulculuk kavramının ilişkiselliği ortaya konmuş olacaktır. Bu anlamda çoğulculuğu yaşama geçiren, ötekiyle diyalog yoluyla, hem kendimizi anlamamızın, kendi kimliğimizi tanımlamamızın yolunun açılması, hem de ötekinin kimliğini tanıma fırsatının yakalanmış olmasıdır. Bu şekilde de, farklılık üzerine kurulan kimlik istemlerinin farklılıkları ayrıcalıklaştırıcı bir niteliğe dönüşmesini engellemenin ön-koşulu kabul edilecek çoğulculuk anlayışı ile yeniden tanımlanmaya açık nitelikte olduklarını belirtebilme fırsatının yaratılmış olması söz konusu olacaktır.
Bu perspektifte, yüzyılımızın akışı içerisinde gerçekleşen olaylara bakıldığında da toplumsal adaletsizlik ve huzursuzlukların çözüm yolu ve bir çıkış noktası olarak Kutsal’a yönelinmekte olduğu görülmektedir. Öyle ki, insanı insan yapan en temel niteliklerin başında inanma, güvenme, sığınma, bağlanma olguları gelmektedir. Canlılar dünyasında yalnızca insan değerler sistemi oluşturma yeteneğindedir. Dolayısıyla, insanlar arasındaki etnik, kültürel ve inançla ilgili ayrılıklardan kaynaklanan çatışmaları önleyebilmek için üzerinde kimsenin karşı çıkamayacağı ortak kutsal, insansal değerleri ön plana çıkarmak yarar sağlayacaktır. Bu konuda Büyük Dinler arasında diyalog’a özellikle büyük görevler düşmektedir. Bu bildiride de, kutsalın dinamikleri çerçevesinde yürütülen dini çoğulculuk modeli, global etik tasarımı siyaseti, dinlerarası diyalog ve medyanın bu konudaki haber üretimi irdelenecektir.
Anahtar sözcükler
Dini çoğulculuk, Diyalog, Küresel etik, Dünya barışı