Yapay Zekâ Çağında Dördüncü Kuşak Hakların Anayasal Korunması


Aslan V.

XXI ƏSRDƏ DÖVLƏT SUVERENLİYİ VƏ MİLLİ KONSTİTUSİYALAR: QLOBAL ÇAĞIRIŞLAR, TENDENSİYA VƏ PERSPEKTİVLƏR, Baku, Azerbaycan, 05 Kasım 2025, ss.474-475, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Baku
  • Basıldığı Ülke: Azerbaycan
  • Sayfa Sayıları: ss.474-475
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Yirmi birinci yüzyılın dijital dönüşümü, özellikle yapay zekâ teknolojilerinin hızlı gelişimiyle birlikte, klasik insan hakları anlayışında köklü değişimlere yol açmaktadır. Bu dönüşüm, endüstriyel devrimlerden farklı olarak, veri odaklı bir ekonomiyi ve algoritmik karar alma süreçlerini ön plana çıkarmakta, bireylerin günlük yaşamını derinden etkilemektedir. Klasik haklar ve özgürlükler arasında yer alan ifade özgürlüğü, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkı gibi hak ve özgürlükler dijitalleşme nedeniyle yeni ve karmaşık tehditlerle karşı karşıya kalmaktadır. Örneğin, sosyal medya platformlarında algoritmaların içerik önerileri, bireylerin görüşlerini şekillendirerek ifade ve kanaat özgürlüğünü etkileyebiliyorken, yapay zekâ tabanlı gözetim sistemleri özel hayatın gizliliğini tehdit edebilmektedir. Bu bağlamda dijital alandaki yetersizliğe ve yeni risklere çare üretme amacıyla ortaya çıkan dijital haklar, dijital egemenlik ve algoritma şeffaflığı gibi kavramlar anayasa hukukunun ve insan hakları hukukunun güncel tartışma alanlarına dâhil olmaktadır.

Dördüncü kuşak haklar, geleneksel insan hakları sınıflandırmasının ötesinde, teknolojik devrimle ortaya çıkan yeni kuşak hakları ifade etmektedir. Ünlü Çek Hukukçu Karel Vasak’ın sınıflandırmasında birinci kuşak haklar yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı, ifade ve toplanma özgürlüğü gibi hak ve özgürlükleri, ikinci kuşak haklar eğitim ve sağlık hakkı gibi ekonomik, sosyal ve kültürel hakları, üçüncü kuşak haklar ise barış içinde yaşama, sağlıklı çevrede yaşama hakkı gibi dayanışma odaklı hakları kapsamaktadır. Dördüncü kuşak haklar ise dijital çağın getirdiği unutulma hakkı, dijital güvenlik hakkı, dijital self-determinasyon hakkı gibi son yılların teknolojik gelişmelerinin ortaya çıkardığı hakları ifade etmektedir. Bu haklar, bireylerin dijital alanda bilgi edinme, bilgi üretme, bilgi paylaşma ve bilgi koruma rollerini güçlendirmeyi hedeflemektedir. Günümüzde, yani yapay zekâ çağında bu haklar özellikle veri egemenliği, algoritmik ayrımcılık önleme ve dijital kimlik koruması gibi alanlarda önem kazanmaktadır. Örnek vermek gerekirse yapay zekâ sistemlerinin karar alma süreçlerindeki şeffaflık eksikliği, kullanıcıların algoritmaların nasıl çalıştığını anlamadan bilgilere maruz kalması ve manipüle edilmesi gibi riskleri beraberinde getirebilir. Dördüncü kuşak haklar, bu gibi risklere çare üretme; dijitalleşme sürecinde geleneksel hakların yetersiz kaldığı noktalarda devreye girme amaçlarıyla ortaya çıkmışlardır. Bu çerçevede uluslararası insan hakları belgelerinin günün gereklerine göre yorumlanması, yeni belgelerin kabul edilmesi ve ulusal anayasaların bu hak ve özgürlükleri benimsemesi kaçınılmaz gözükmektedir. Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği sorunlara ulusüstü ve ulusal düzeyde günümüze kadar verilen yanıtlar karşılaştırmalı bir perspektifle incelendiğinde ise özellikle, Avrupa Birliği Adalet Divanı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları dikkat çekmektedir.

Avrupa Birliği Adalet Divanının 2014 tarihli Google Spain v. AEPD kararında, bireylerin arama motorlarından eski bilgilerin silinmesini talep edebileceğine hükmedilmiştir. Divan bu sene verdiği bir başka kararda AB Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün 15. maddesi çerçevesinde, otomatik karar alma süreçleri bakımından veri sahiplerini bilgilendirme ile ticari sırları koruma arasında uygun bir denge kurmayı amaçlayan önemli bir karar vermiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise örneğin 2023 yılında verdiği Glukhin v. Rusya kararında, somut olayda yüz tanıma teknolojisinin kullanılmasının demokratik bir toplumda gerekli olmadığına hükmetmiştir. Söz konusu örneklerin dışında birçok devlette de yüksek mahkemeler benzer konularda dikkat çekici kararlar vermektedir.

Tüm bu hususlar ışığında, dördüncü kuşak hakların anayasal korunmasının sınırları ve imkanları bakımından ulusal egemenlik ile uluslararası insan hakları standartları arasındaki ilişki, dijital çağın gerekleri ışığında yeniden değerlendirilmelidir. Bu çerçevede uluslararası düzenlemelerin yanı sıra ulusal anayasalarda yapılacak değişiklikler yoluyla dördüncü kuşak hakların güvence altına alınması bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Yapay zekâ, dördüncü kuşak haklar, dijital haklar, anayasal koruma, dijital egemenlik, insan hakları, algoritma şeffaflığı, unutulma hakkı, veri koruması.