6. Ulaştırma ve Lojistik Ulusal Kongresi – ULUK 2022, İstanbul, Türkiye, 23 - 24 Eylül 2022, ss.0-1
Ticaret
süreçlerinde, hızlı teknolojik değişimlerin yaşanması, COVID-19 salgını dönemindeki
kapanmalar vb. sebepler, E-Ticaret süreçlerinin yaygınlaşması ve perakende
sektöründeki satış hacimlerinin artması gibi sebepler, nihai tüketiciye yapılan
ürün dağıtımların hacmini de etkilemiştir. Özellikle satış hacimlerinin artması
ve ürünlerin tedarik zincirinde doğru varış noktası veya doğru alıcıya yönelik
akışın önemini bir kat daha arttırmaktadır. E-Ticaret uygulamalarında nihai
tüketiciye dağıtım yapan işletme türlerinden en yaygını kargo işletmelKareridir.
Kargo işletmeleri, Karayolu Taşıma Yönetmeliği Md.6/10 uyarınca M1 ve M2 yetki
belgesi edinerek faaliyet gösteren işletmelerdir. M1 yetki belgesi il
içerisinde yapılacak kargo işletmelerine, M2 Yetki Belgesi ise ulusal ve/veya
uluslararası nitelikte kargo hizmeti sunacak işletmelerine verilmektedir.
Lojistik sektörünün disiplinler arası yapısı gözetildiğinde, sunulacak kargo
hizmetinin tabi olduğu hukuk sistematiği genellikle taşıma türü ve bu taşıma
türüne dair taşıma hizmetinin ulusal veya uluslararası yapısına göre tespit
edilmelidir. Bu doğrultuda, M1 yetki belgesi ile M2 yetki belgesi olmasına
karşın ulusal nitelikli kargo taşımalarının söz konusu olduğu operasyonlar
kural olarak Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olacak; M2 yeki belgesi
bulunan ve uluslararası kargo taşıması yapan işletmelerin faaliyetleri, taşıma
türüne yönelik uluslararası konvansiyon hükümlerine tabi olacaktır.
Kargo
İşletmelerinin nihai tüketici tarafından algılanan hizmet kalitesi düzeyi
değerlendirilen bir çalışmada; bilgilendirme ve iletişimin yetersiz olması, kargonun
farklı bir adrese gitmesinden kaynaklı sorunlar kargo işletmelerinden hizmet
alan müşterilerin yaşadığı temel sorunlar olarak analiz edilmiştir. (Yıldız; 2020)
Gürce ve Tosun tarafından 2017’de yapılan e-WOM kaynaklı şikayet platformuna müşterilerin
kargo işletmelerine yönelik şikayetlerinin %92’sinin, hizmetin zamanında söz verildiği
gibi gerçekleşmediği, karşılaşılan problemlere samimi çözümler aranmadığı ve
firma bilgilerinin hatalı olmasına dayandığı belirtilmiştir. 2020 yılında
yapılan çalışmada ise üçüncü parti platformlarda kargo firmalarına yapılan
müşteri şikayetlerinin içerik analizi yapılmış; 3 büyük kargo hizmet
sağlayıcısına yönelik müşterilerin, Adreste olunmadığı, yanlış adrese
teslimatın yapıldığı, teslimatın hiç yapılmadığı, yanlış kişiye teslimatın
yapıldığı, adreste olunmadığına ilişkin problemlerin alt konularını içeren,
Teslimat/Dağıtım kriterinin en fazla şikâyet edilen ana konu olduğu tespit
edilmiştir. Bu çalışmalardan da anlaşıldığı üzere, kargo gönderi ve taşıma
hizmetinde müşterilerin en sık yaşadığı problemler arasında yanlış kişiye
teslimat, yanlış yere veya yanlış yerde yapılan teslimat olduğu açıktır.
Dolayısıyla bu şikayetlerin oluştuğu taşıma senaryoları irdelenmeli ve Bu
noktada, tebliğ içeriğinde ulusal sınırlar içerisinde kargo taşımacılığı
hizmeti veren işletmeleri ve müşteriler arasında yanlış kişiye ve yanlış yerde
teslimat durumlarına ilişkin farklı örnek vakalar irdelenerek, kargo
işletmelerinin hukuk karşısındaki sorumluluğunun ortaya çıkarılması
amaçlanmaktadır.
Kargo işletmeleri,
taşıma hizmeti sunduğundan TTK Md.850/2 içeriğine bakıldığında, taşıma
hizmetinin varma yerine götürme ve orada gönderilene tesliminin taahhüdüne
dayandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla kargo işletmeleri için TTK Md.850/2
uyarınca varma yeri, müşteri tarafından kendisine bilgisi verilen
alıcı/gönderilen adresidir. Kargo işletmeleri bu adres dışında başka bir varma
yerinde teslim yapamayacak; ancak TTK md. 869 ve dolaysı ile md.868 uygulaması
yapılarak bu adrese veya adreste bir teslim engeli söz konusu ise başka bir
varma yerinde teslim yapabilecektir. Bu durumda taşıma ve teslim engellerine
göre sürecin yönetilmesi ve mevzuat şartlarına uymak kargo işletmesinin
yükümlülüğüdür.