Cemil Meriç 10. Uluslararası Sosyal Bilimler ve Spor Kongresi(03), Hatay, Türkiye, 23 - 25 Kasım 2018, ss.1336-1341
Dinî-Tasavvufî
Türk Edebiyatı’nın nazım sanatı olan şiirin kimi yazar ve şairler tarafından
“dil musikisi” olarak tanımlanması, edebiyat ve musiki arasındaki yoğun
irtibatı göstermesi bakımından önem arz etmektedir. Teknik manada şiir; bir
anlamın semboller, ritimli sözler ve uyumlu sesler yardımıyla aktarılma eylemi
içerisinde şekillenen bir ifade biçimidir. Şiire ritim katan bu önemli
hususiyetler aynı zamanda musikiye geçişe de zemin hazırlamakta, kapı
aralamaktadır. Zira nazmın ahengini işleyen vezinler (aruz, hece) ile sesin
ahengini işleyen musiki arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bu
ilişkiyi ses ve ritim kalıplarının da ötesinde daha girift bir hale getiren diğer
bir husus, mutasavvıf şairlerin kaleme aldıkları dinî-tasavvufî mahiyetteki
nazım türlerinin tekke mûsikîsi formlarına etkisidir. Türk musikisi sazdan
ziyade sese yani şiire (güfte) dayanan bir musiki olduğu için Klasik Türk
Musikisi’nin en gözde güftelerinin neredeyse tamamı edebi gelenek ve zevke
bağlı olarak yazılmış şiirlerden oluşmaktadır. İşlediği konular çerçevesinde şekillenen
Dinî-Tasavvufî Türk Edebiyatı nazım türlerine ait şiirlerin bestelenmesi ve
tekkelerde okunması ile birlikte tekke musikisi formları da çeşitlenerek
zenginlik kazanmıştır. “Şiir ve musikinin yegâne mercii” olarak
gösterilen tekkelerde bestelenerek okunan “Tevhidler”, “Na’tlar”,
“Mirâciyeler”, “Mevlîdler”, “İlâhîler”, “Nefesler” gibi nazım türleri, aynı
zamanda çok sayıda dinî musiki formlarının oluşmasına da zemin hazırlamıştır.
Bu tebliğde söz konusu etkileşimin içeriğine dair incelemeler ve tespitler
ortaya konulmaya çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tekke Musikisi, Müzik,
Edebiyat, Şiir, Sanat