Bir isnadın sıhhatinin tespitinde en önemli kriterlerden biri râvînin hadis rivâyeti açısından ehil olup olmadığının belirlenmesidir. Cerh ve taʻdîl ilminde ise râvînin ehliyetinin belirlenmesi için adâlet ve zabt durumunun tespit edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla nâkilin adâlet ve zapt durumunun tespitinde bazı kavramların kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlardan beş tanesi râvînin adaletine, beş tanesi ise zabtına delâlet etmektedir. Çalışmamızda ise ilk dönemlerden itibaren kullanılan ancak İbn Hacer (ö. 852/1149) tarafından bir kaide olarak zabt kusurlarından sayılan kesîrü’l-galat kavramının ele alınması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda zikri geçen kavramın mahiyeti, özellikleri ve kapsamı öncelikle konuyla ilgili vazʻ edilen kaidelerden hareketle anlaşılmaya çalışılacaktır. Ardından ricâl kaynaklarında, kesîrü’l-galat diye nitelenen râvîlerin durumlarından hareket edilecektir. Böylece kaide ve pratik arasındaki uyum ortaya konulabileceği gibi usule yansımayan durumların tespiti de yapılabilecektir. Ayrıca bir râvînin kesîrü’l-galat diye nitelenmesi için ne kadar çok hata yapması gerektiği nicelik ve nitelik açısından ortaya konulacaktır. Bunun yanında yine râvîlerin kesîrü’l-galat diye nitelenmesine sebebiyet veren galatta ısrar, ihtilat gibi zamanla kayıtlı hâller, bazı rivâyetlerde hataya düşme ve ashâbü’l-hadîsle bir arada olmama hususu açıklanacaktır. Kavramın bir kaide olarak ele alınışı usul ve ilel türü eserler bağlamında yapılmaya çalışılacaktır. Ricâl değerlendirmelerinde ise kesîrü’l-galat diye nitelenen râvîler İbn Hacer’in Tehzîbü’t-tehzîb ve Takrîbü’t-tehzîb isimli eserinden hareketle incelenecektir. Ayrıca Mizzî’nin (ö. 749/1348) Tehzîbü’l-kemâl’indeki râvîler de kesîrü’l-galat kavramı bağlamında incelenecek, akabinde bu râvîlerin cerh ve taʻdîl açısından ehliyeti tespit edilmeye çalışılacaktır.
One of the most important criteria in the evaluation of a hadith isnād is to determine the state of the narrator in terms of hadith transmission. In the science of al-Jarh wa al-Taʿdīl, there are many concepts that point to these features, which can be described as the situation of the narrator in terms of dabt and adāla. In our study, it is aimed to deal with the concept of kathīr al-ghalat, which is considered as one of the defects of dabt by Ibn Hajar. While doing this, it will be tried to reveal the characteristics of this concept, such as its nature, features and scope, by determining how it is found in the sources as a rule and by examining the situation of the kathīr al-ghalat narrators. Thus, the harmony between the theory and the practice can be revealed, as well as the determination of the situations that are not reflected in the theory. In order to present the concept as a rule, first of all, the works of the usūl al-hadith and the ʿilal al-hadith type were prioritized. The use of this concept in the evaluations of the narrators is a breakdown of the kathīr al-ghalat narrators identified in the works of Ibn Hajar (d. 852/1149) named Tahdhīb al-Tahdhīb and Taqrīb al-Tahdhīb and al-Mizzī’s (ö. 749/1348) Tahdhīb al-Kamāl. Afterwards, the state of these narrators was expanded based on other rijāl works, and it has been tried to reach a conclusion.