TANZİMAT’TAN CUMHURİYETE HAZRO


Örenç A. F.

TERCİL’DEN HAZRO’YA TARİH - TOPLUM - KÜLTÜR, Prof. Dr. Oktay BOZAN - Dr. Öğr. Üyesi Abdusselam ERTEKİN- Dr. Öğr. Üyesi Arafat YAZ, Editör, Çizgi Kitabevi Yayınları, İstanbul, ss.163-190, 2024

  • Yayın Türü: Kitapta Bölüm / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2024
  • Yayınevi: Çizgi Kitabevi Yayınları
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Sayfa Sayıları: ss.163-190
  • Editörler: Prof. Dr. Oktay BOZAN - Dr. Öğr. Üyesi Abdusselam ERTEKİN- Dr. Öğr. Üyesi Arafat YAZ, Editör
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Günümüzde ilçe statüsünde idare edilmekte olan Hazro, Osmanlı fethinden Cumhuriyet dönemine kadar Diyarbakır’a bağlı yönetilmiştir. Hazro, klasik Osmanlı eyalet yapılanmasında kaza statüsünde teşkilatlandırılmış iken, Diyarbakır’daki 1867 vilayet yapılanmasından itibaren nahiye seviyesinde yönetilmiştir. Mihrani Nahiyesi uzunca bir süre Hazro ile birlikte idare edilmiştir. Vilayet yapılanması akabinde Hazro kısa bir süre Lice Kazasına bağlanmış, ardından Silvan’ın sınırlarına katılmış ve bu durum Cumhuriyet devrine kadar sürmüştür. Osmanlı resmi kayıtlarına göre 19. Yüzyıl ortalarından itibaren Hazro’nun merkez kazası ile köylerinde Müslim-Gayrimüslim nüfus ortalaması 5.000 ila 7.500 aralığında değişmekteydi. Hazro, sulu tarım yapılabilen verimli arazileri nedeniyle geliri yüksek bir bölgeydi. Bu nedenle göçebe Kürt aşiretleri burada çadır kurmaktaydı. Bu aşiretler mevsiminde tarım ve hayvancılık ile uğraşmaktaydılar. 1839 Tanzimat reformları sürecinde Hazro’ya çadır kuran Kürt aşiretlerinin iskânına önem verildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan Hazro’da Ermeni nüfus yaşadığı için idareci seçimlerinde özenli davranıldığı dikkati çekmektedir. Osmanlı Devleti’nde Ermeni sorununun siyasi boyut kazanması ve 1878 Berlin Antlaşması sonrası uluslararası baskıların artmasıyla Diyarbakır’da ve Hazro’da bazı sorunlar yaşanmaya başlanmıştı. Ermeni olaylarının tırmandığı II. Abdülhamid dönemi boyunca, aşiretlerden kaynaklı bazı şikâyetler olmakla birlikte Hazro’da bir çatışma ortamı yaşanmamış ve kan dökülmemiştir. Bu arada Osmanlı Hükümeti, Ermenilerin artan şikâyetlerinde Hazro’daki Seyfeddin Paşa örneğinde tecrübe edildiği gibi Müslüman önderlerin hedef alınmasını, planlı bir politika olarak değerlendirmişti. Hazro, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusunun lojistik ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli görevler üstlenmiştir. Bu süreçte Hazro tarihinde iki önemli gelişme yaşanmıştır. Bunlardan ilki Hazro’nun savaş sonuna kadar idari olarak Silvan’dan ayrılıp doğrudan Diyarbakır’a bağlanmasıdır. Bu idari tasarruf akabinde Hazro’ya İstanbul Üniversitesi mezunu bir idareci atanmıştır. Diğer önemli gelişme ise savaş esnasında Diyarbakır’daki II. Ordu emrine atanan Mustafa Kemal Paşa’nın Hazro’daki temasları olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın Hazro ve Silvan’da edindiği dostluklar, Milli Mücadele döneminde olumlu etkisini göstermiştir. Hazro, Cumhuriyet dönemi başlarında bir süre Silvan’a bağlı nahiye olarak idare edilmiştir. 1932 yılında Hazro’ya yakın mesafedeki Silvan’a bağlı bazı köyler buraya bağlanmıştır. Hazro’da belediye idaresi kurulması teşebbüsü ilk defa Osmanlı döneminde 1895 yılında olmuştu. Hazro’nun ilk belediyesi ise bu ilk teşebbüsten 47 yıl sonra Cumhuriyet döneminde 1942 yılı itibariyle faaliyete geçmiştir. Hazro, artan potansiyeli sayesinde 1954 yılında Diyarbakır’a bağlı bir ilçe statüsü kazanmıştır.