Göstergelerarası Çeviri Örneği Olarak Yaban Romanının Filme Uyarlanması


Creative Commons License

URAS YILMAZ A., PAMUK D.

IJLA - International Journal of Language Academy, cilt.6, sa.5, ss.162-182, 2018 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 6 Sayı: 5
  • Basım Tarihi: 2018
  • Doi Numarası: 10.18033/ijla.3989
  • Dergi Adı: IJLA - International Journal of Language Academy
  • Derginin Tarandığı İndeksler: EBSCO Education Source, ERIC (Education Resources Information Center), Linguistic Bibliography, MLA - Modern Language Association Database
  • Sayfa Sayıları: ss.162-182
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bu çalışmanın amacı, Rus dilbilimci Jakobson’un Göstergelerarası çeviri yaklaşımı çerçevesinde Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban (1932) adlı romanının 1996’da TRT1’de aynı adla filme uyarlanmış hâlinin incelenmesidir. Burada, Türk köylüsüyle Türk aydını arasındaki düşünce uçurumunu ele alan romanın filme uyarlanmasında romandaki kahramanların ve mekânın aynı niteliği taşıyıp taşımadığı, romanla filmin aynı mesajı verip vermediği araştırılacaktır. Bütüncemizi, Kurtuluş Savaşında laikler ve antilaikler arasındaki çatışmayı anlatan roman ve romanın filme uyarlanmış hâli oluşturmaktadır. TRT’nin bu filmi 1996 yılında yayımlamasıyla, aynı dönemde şeriatçılarla laikler arasında gerçekleşen çatışmaya bir göndermede bulunduğunu söylemek mümkündür. Bu film, TRT tarafından sosyal bir uyarı olarak kullanılmış olabilir, çünkü görsel medyanın ulaşacağı kitle bir romanın ulaşacağı kitleden çok daha fazladır. Böyle bir uyarlama çalışması, çeviribilim alanında Göstergelerarası çeviri kapsamında incelenebilir. Bu çeviri türü Jakobson tarafından “sözel bir iletiyi farklı bir gösterge sistemi aracılığıyla yeniden ifade etmek ” (1959, s. 233) olarak tanımlandığı için bu çalışma da aynı kapsamda ele alınacaktır. Bir taraftan Yaban romanı ve filmi, tematik açıdan incelenirken diğer taraftan romandaki dilsel göstergeler, filmdeki dilsel ve dildışı göstergeler (ses, kostüm, arka plan, beden dili) ayrıntılı bir şekilde incelenecektir. Romandan filme uyarlama çalışması, bir çeşit çeviri etkinliği olarak nitelendirilirse, izleyici kitlesine vermiş olduğu mesajını da çeviri sosyoloji kapsamında değerlendirmek mümkündür. Film, aydın kesimi eleştirmenin yanı sıra şeriatın getirebileceği olumsuz sonuçlara dair bir uyarı mesajı ilettiğinden, toplumsal bir yönlendirme olarak kabul edilebilir. Bu nedenle Göstergelerarası çeviri çalışmaları, diğer tüm çeviri etkinliklerinde olduğu gibi sosyoloji ile disiplinlerarası bir etkileşim içerisindedir; toplumsal yansımalar sayesinde bu alandaki çalışmalara da yeni bir yön vermektedir. 

The goal of this work is to examine the film adaptation that was made by TRT (Turkish Radio Television Institution) of the novel Yaban (1932) by Yakup Kadri Karaosmanoglu. By examining the film adaptation of the novel, which describes the chasm between Turkish peasants and Turkish intellectuals, the question will be explored as to whether the novel and the film convey the same sociological message. Since such an adaptation is described an interpretation of verbal signs by means of signs of nonverbal sign systems, it comes under the category of Intersemiotic translation or transmutation, as defined by Russian linguist Jakobson. The fact that the novel, which describes the conflict between the Turkish secular intellectuals and the antisecular peasants in the Turkish Independence War, was adapted in 1996 means it might be seen as giving a cautionary message to the people since it occurred at a period when the secular intellectuals and the antisecular people had a conflict in Turkey. This film might have been used to deliver a warning social message because visual media has a greater impact than a novel. The novel and the film in this work will be viewed thematically. Since adapting a novel into a film is defined as a translation process, the message it gives to the audience can be viewed within translation sociology. In this respect, the ominous message of the film can be regarded as societal guidance since, on the one hand, it criticises the intellectuals, and on the other hand, it describes the negative consequences of the sharia regime, which the country might lapse into. Intersemiotic translation studies are experiencing growing interest at the moment and they have an interdisciplinary and interactive relation with sociology, guiding new works in this field by means of societal reflections.