37. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi, Antalya, Türkiye, 9 - 13 Nisan 2025, ss.234, (Özet Bildiri)
Amaç: Beyaz adipoz doku, genellikle metabolik olarak daha az aktif olup minimal fizyolojik florodeoksiglukoz (FDG) aktivitesi göstermektedir. Ancak, yüksek doz kortikosteroid tedavisi gören hastalar ile insan bağışıklık yetersizliği virüsü (HIV) enfeksiyonu tanısı almış ve yüksek dozda antiretroviral tedaviye (HAART) sekonder lipodistrofi gelişen olgularda beyaz adipoz dokuda diffüz tarzda artmış FDG tutulumu literatürde bildirilmiştir. Bu olgu sunumunda HIV tanısı sebebiyle yüksek doz antiretroviral tedavisi başlanmış ve Kaposi Sarkomu şüphesi ile tarafımıza flor-18 (F-18) FDG pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografi (PET/BT) tetkiki için yönlendirilmiş olguda tespit edilen beyaz adipoz dokuda diffüz tarzda düşük yoğunlukta artmış FDG tutulumunu ortaya koyarak literatüre katkı sunmayı amaçladık. Olgu: Otuz bir yaşında erkek hasta, 6 ay önce HIV enfeksiyonu tanısı almış olup yüksek doz antiretroviral altında takip edilmektedir. Yeni gelişen bilinç bulanıklığı ve lenfadenopati sebebiyle Kaposi sarkomu şüphesi ile tarafımıza F-18 FDG PET/BT tetkiki için yönlendirilmiştir. Alınan görüntülerin incelenmesinde, tüm vücut görüntülerinde beyaz yağ dokuda diffüz tarzda düşük yoğunlukta artmış FDG tutulumu dikkati çekmiş olup buna sekonder viseral organlarda FDG tutulumu belirgin azalmış görünümde izlenmiştir. Bulgular ön planda yüksek doz antiretroviral tedavi sonucu gelişen HIV ile ilişkili lipodistrofi ve buna sekonder beyaz yağ dokuda artmış FDG tutulumu lehine yorumlanmıştır. Ayrıca supradiyafragmatik ve infradiyafragmatik lenfatik istasyonlarda kayda değer FDG tutulumunun saptanmadığı ya da minimal FDG tutulumlarının izlendiği multiple lenf nodları dikkati çekmiş olup sol inguinal bölgede izlenen lenf noduna yönelik tanı amaçlı gereklilik halinde eksizyonel biyopsi ile örnekleme önerilmiştir. Sonuç: Beyaz adipoz doku, metabolik olarak genellikle inaktif olup lipoliz yoluyla vücuda enerji substratı sağlamak amacıyla görev yapmaktadır. Bu sebeple minimal düzeyde glukoz aktivitesi gerçekleştirir. HIV tedavisinde kullanılan HAART ve kortikosteroid gibi ilaçlar, metabolik değişikliklere ve lipodistrofiye neden olabilir. Lipodistrofi, vücutta yağ dokusunun anormal dağılımı ile beyaz yağ dokusunda artmış hücresel aktivite ve glukoz alımına neden olur. Benzer bir şekilde HIV ile ilişkili lipodistrofi, yağ dokusunda enflamasyon ve artan hücresel aktiviteye neden olabilir. Adipositlerde artan metabolik aktivite, glukoz alımını artırarak FDG tutulumunun artmasına sebep olur. Beraberinde eklenen kortikosteroid tedavisi de benzer mekanizmaları tetikleyerek artmış FDG tutulumuna yol açabilir. Kortikosteroid tedavisi ile birleşen insülin direnci ve artan glikolitik metabolizma, bu durumu daha da belirgin hale getirir. HIV ile ilişkili lipodistrofi, sadece estetik bir sorun olmanın ötesinde önemli metabolik, kardiyovasküler ve psikolojik sağlık sorunlarına yol açabilen bir durumdur. Bu nedenle, hastaların klinik takibi, tedavi yönetimi ve yaşam kalitesinin iyileştirilmesi açısından bu durumun erken tanı ve müdahalesi kritik önem taşır. F-18 FDG PET/BT görüntüleme HIV tedavisi sırasında gelişen metabolik değişikliklerin izlenmesinde önemli bir araç olarak kullanılabilir. Bu bağlamda, mevcut olgu HIV ile ilişkili lipodistrofi ve artmış FDG tutulumu arasındaki ilişkiyi göstererek literatüre önemli bir katkı sağlamaktadır.