Ortodontik tedavi öncesi keratinize doku genişliğinin ve dişeti marjini stabilitesinin artırılması


Creative Commons License

Domnori S., Meyvacı S., Başer Ü.

Türk Periodontoloji Derneği 53. Uluslararası Bilimsel Kongresi, Antalya, Türkiye, 7 - 10 Kasım 2024, ss.246

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.246
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Dişeti çekilmesi, dişeti marjininin apikalde semento-

enamel birleşimine doğru patolojik bir göçü olarak

tanımlanır ve kökün ekspoze olmasına yol açar. İnce

dişeti fenotipi, azalmış yapışık dişeti genişliği, suboptimal

diş pozisyonu ve labial kas ataçmanı gerginliğinin etkisi

gibi anatomik ve mekanik faktörleri içeren geniş bir

multifaktöriyel etiyolojiye sahiptir. Bu vaka raporunda, diş

eti iltihabı, yetersiz ağız hijyeni, alt ön diş eti çekilmesi ve

ince diş eti fenotipi ile başvuran 18 yaşında bir kadın hasta

tartışılmaktadır. Hastada ayrıca ön dişlerde çapraşıklık

görülmüş ve bu sorunu düzeltmek için ortodontik tedavi

planlanmıştır; bu da beklenen diş hareketi nedeniyle

dişeti çekilmesini potansiyel olarak şiddetlendirebilir.

Cerrahi olmayan periodontal tedavinin tamamlanması ve

optimal ağız hijyeninin sağlanmasının ardından, alt ön kesici

diş bölgesi için serbest dişeti grefti ameliyatı planlanmıştır.

Birincil hedefler yapışık dişetinin genişliğini arttırmak,

doku kalınlığını geliştirmek ve daha sağlam bir dişeti marjini

sağlamaktı. Prosedür sırasında, dişeti marjini üzerindeki kas

gerginliğini azaltmak ve vestibüler derinliği artırmak için

kas bağlantılarını dikkatlice ayırmaya özel önem verildi.

Ameliyat sonrası sonuçlar oldukça olumlu olup, yapışık

dişetinin genişliğinde belirgin bir artış ve dişeti çekilmesinin

başarılı bir şekilde rehabilitasyonu sağlanmıştır. Cerrahi

müdahale dişeti marjini stabilize etmiş ve ağız hijyeni

performansı açısından alt kesici diş bölgesine daha iyi

erişim sağlamıştır. Bu vaka, uzun vadeli başarı sağlamak

için ortodontik tedaviye başlamadan önce mukogingival

eksikliklerin giderilmesinin önemini vurgulamaktadır.

Gingival recession (GR) is defined as a pathological

migration of the gingival margin apically to the cemento-

enamel junction leading to root exposure. It has a

wide multifactorial etiology including anatomical and

mechanical factors such as thin gingival phenotype,

compromised attached gingival width, suboptimal tooth

positioning and the influence of labial muscle tension.

This case report discusses an 18-year-old female patient

presenting with gingivitis, suboptimal oral hygiene,

lower anterior gingival recession, and a thin gingival

phenotype. The patient also exhibited misalignment of

anterior teeth, with orthodontic treatment planned to

correct this issue, which could potentially exacerbate the

gingival recession due to the anticipated tooth movement.

Upon completion of non-surgical periodontal

treatment (NSPT) and establishment of optimal oral

hygiene, a free gingival graft surgery was planned for the

lower anterior incisor area. The primary objectives were

to increase the width of attached gingiva, enhance tissue

thickness, and provide a more resilient gingival margin.

During the procedure, special care was put into carefully

detaching muscular attachments to decrease muscular

tension on the gingival margin and increase vestibular depth.

Postoperative results were highly favorable, with a

significant increase in the width of the attached gingiva

and successful rehabilitation of the gingival recession.

The surgical intervention stabilized the gingival margin

and enabled better access to the lower incisor area, in

terms of oral hygiene performance. This case highlights

the importance of addressing mucogingival deficiencies

before initiating orthodontic treatment to ensure long-term

success.