Prof. Dr. Mustafa Öztürk Onuruna TARİH YAZILARI I, Işıl Işık Bostancı Ayşe Gül Hüseyniklioğlu Ayşe Değerli Orhan Kılıç, Editör, Ideal Kitaplar, İstanbul, ss.581-616, 2021
Osmanlı Devleti’nin Adalar Denizi’nde hâkim olma stratejisi, 16. yüzyılın sonlarına gelindiğinde büyük ölçüde tamamlanmış durumdaydı. Osmanlı
sınırlarına katılan adalar bölgesinde ilk egemenlik paylaşımı, Yunanistan’ın
1830 yılında bağımsız olmasıyla yaşandı. Bu paylaşımda Avrupalı büyük
devletlerin müdahalesi belirleyici oldu. 1821 Rum İsyanı’nı destekleyen ve
sonrasında Yunan bağımsızlığını sağlayan antlaşmalara garantör devletler
sıfatıyla imza atan İngiltere, Fransa ve Rusya ile yapılan müzakereler sonucu
Ege’de yeni bir statü oluştu. Buna göre Kuzey Sporad Adaları grubu Yunanistan’a
bırakıldı. Bunun dışında Anadolu kıyılarındaki Saruhan Adaları grubunda yer
alan Sisam Adası (Samos), Padişah fermanı ve yine üç devletin garantörlüğü
ile eyâlet-i mümtaze yani otonom statüye getirildi (1832). Ege Denizi’nde
geriye kalan bütün adalarda Osmanlı egemenliği devam ediyordu. Adalar
Denizi’ndeki bu son statü, Trablusgarp Savaşı esnasında İtalya’nın Rodos ve
Oniki Ada’yı işgali ile tekrar değişime uğradı (1911-1912). Bu savaş sürerken
bu sefer Balkan Savaşları başladı. Bu savaşta Ege’deki Türk adaları Yunanistan tarafından işgal edildi (1912-1913). Bu peşpeşe işgaller esnasında adalara
dair egemenlik tartışmalarında önemli gündem maddelerinden biri Güney
Sporad Adaları maktu vergisi meselesi oldu.