ÖNCE TÜRKÇE SONRA TÜRKÇE


Yalçın S.

Nisan Yayınları, İstanbul, 2025

  • Publication Type: Book / Research Book
  • Publication Date: 2025
  • Publisher: Nisan Yayınları
  • City: İstanbul
  • Istanbul University Affiliated: Yes

Abstract

   Diller arası alışverişte ve etkileşimde, dil dışı öğeler daha çok belirleyicidir. Yani yazınsal ve sanatsal anlamıyla dili daha eski, köklü ve güçlü olan ulusun dili değil, siyasal, askerî ve ekonomik bakımdan daha güçlü ulusun dili baskın nitelik kazanmaktadır. Toplumların, devletlerin dil dışı göreceli üstünlükleri ve ilişkileri, dilin alıcı ya da verici dil olmasını belirler. Verici diller genellikle yönetenlerin, üretenlerin ve göreceli üst kültürü temsil edenlerin dilidir. Bu diller, genellikle üretimsel, siyasal ve sosyo - psikolojik nedenlerle öne çıkar ve bir çekim odağı niteliği kazanırlar. Bilgi ve teknoloji gibi yeniliklerin ve bununla izdüşümsel olarak yeni kavramların da kaynağı hep bu toplumlardır. Dolayısıyla bilimde, teknikte ve ekonomik yaşamda olduğu gibi düşünce ve kavram dünyasında da baskın toplumların dili kaynak niteliği kazanmıştır. Baskın diller; düşünceleri, değerleri ve kavramlar dünyasını belirler ve başka diller de bütün bu olguları bu çerçevede algılamaya başlarlar.

      Karmaşık kültürel ilişkilerin sonucu olarak dile yabancı sözcüklerin girmesi kaçınılmazdır. Doğaldır ki yeryüzünde saf, arı bir dil yoktur. Bir kültür başka kültürlerle etkileşime geçip farklı kültürlerden kimi yeni oluşturulmuş kavram ve ürünleri aldığında bu dile aynı zamanda bu kavram ve ürünlerin adları da ilk anda girer. Bununla da o dilde göreceli bir dil zenginliği oluşur. Bu tür yabancı dilsel alıntılara “kültür alıntıları” denilmektedir. Buna karşın “özenti alıntıları” denilen dilsel ögeler çok daha farklı bir etkilenmeyi işaret eder. Özenti alıntısı, bir dilde aslında var olan sözcük ve kavramların yerine başka bir dilden, genellikle kültürel, siyasal ve ekonomik olarak daha üstün olduğu varsayılan bir ulusun dilinden alınmış sözcükleri belirtir. Burada dilsel bir gereksinimden öte bir yabancı sözcüğü terimi, kalıbı ya da dilsel ögeyi seçen bireyi buna iten belki bir psikolojik gerekçe vardır. Ana dilinde karşılığı olan bir sözcük yerine yabancı bir sözcüğü kullanan birey genellikle duygu dünyasındaki ya da aydın birikimindeki bir kültürel eksikliği kapatmaya çalışmaktadır. Entelektüel bir görüntü verme, seslendiği kişi ya da kişilere bir üst kültüre ne kadar yakın olduğunu kanıtlama, toplumda oluşan kimlik kırılmasının da etkisiyle kendisinin aslında farklı ve yüksek bir niteliğe sahip olduğunu gösterme, mensubu bulunduğu toplumdan farklılaştığını anlatmaya çalışma, özenti alıntılarının temel gerekçeleridir. Söz konusu yabancı dilsel ögelerin, olağan kültür alıntıları olarak Türkçeye girmesinde bir sakınca kuşkusuz yoktur. Çünkü Türk dilinin bütün bu ögeleri özümseyecek, Türkçeleştirecek güçlü bir yapısı vardır. Burada Türkçeye yönelen tehdit ulusumuzun bireylerindeki özenti alıntılarını gerekli kılan psiko-kültürel eksiklikler, özgüven yoksunluğu ve çarpıklıklardır.