Fetal Supraventriküler Taşiaritmide Transplasental Antiaritmik İlaç Tedavisinde Kullanılan İlaçların Perinatal Sonuçlarının İncelenmesi


Creative Commons License

Demirkol N., Saraç Sivrikoz T., Has R., Ömeroğlu R. N.

Türkiye Maternal Fetal Tıp ve Perinatoloji Derneği Ultrasonografi Kongresi, İstanbul, Türkiye, 25 - 28 Ekim 2023, ss.144-146

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.144-146
  • İstanbul Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Fetal Supraventriküler Taşiaritmide Transplasental Antiaritmik İlaç Tedavisinde Kullanılan İlaçların Perinatal Sonuçlarının İncelenmesi

Nihat DEMİRKOL1, Tuğba SARAÇ SİVRİKOZ1, Recep HAS1, Rukiye Nurten EKER ÖMEROĞLU2

1İstanbul Tıp Fakültesi - Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı 2İstanbul Tıp Fakültesi - Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Anabilim Dalı

Amaç: Fetal taşiaritmiler gebelikte ve neonatal dönemde ölümün sebeplerindendir. Gebelere yapılan USG ve fetal kalp ritim monitörizasyonuyla tespit edilen taşiaritmilere uygulanacak medikal tedaviler mortalite ve morbiditeyi azaltabilmektedir. Tedavi seçiminde görüş birliği yoktur. Çalışma fetal taşiaritmi tanısı alan gebelerde transplasental antiaritmik ilaçların etkinliğini, etki düzeyini etkileyen parametreleri, postnatal sonuçlarını ve yan etkilerini değerlendirilmeyi planlanmıştır.

Yöntem: Kliniğimize 2010-2023 yıllarında başvuran, supraventriküler taşiaritmi tanısıyla takibe alınan, çalışma kriterlerini karşılayan 31 hasta onamlarının akabinde retrospektif çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların anamnezi ve seri ultrasonografileri ele alındı. Ultrasonografi taramalarında tespit edilen ek bulgular değerlendirilmede göz önüne alındı. Hastaların sonraki muayenelerinde saptanan bulguları, perinatal ve postnatal sonuçları tespit edilip değerlendirildi.

Bulgular: Hastaların %32’sinde(n=10) tanıda fetal hidrops mevcuttu. Supraventriküler taşiaritmili hastaların %39’unda(n=12) ilk tercih antiaritmik flekainid, %29’unda(n=9) digoksin ve %6’sında(n=2) ise sotalol olarak seçilmiştir. Hastaların %26’sı(n=8) tedavisiz izlenmişti. Hastaların %90’ı(n=28) canlı doğum gerçekleştirdi. %10(n=3) hastada antiaritmik almaktayken fetal kayıp gerçekleşti. 1(%3) yenidoğan, neonatal dönemde ex oldu. Başvurusunda hidropsu olmayan hastalar olanlara göre daha fazla canlı doğum gerçekleştirmişti(%100 ’e karşı %70)(p=0,027). Hidrops fetalis bulunan fetüslerin FKH ortalaması tespit edilmeyenlerden yüksekti(248,6±26,4 atım/dk’ya karşılık 222,7±30,2 atım/dk)(p=0,031). Bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Hastaların %16’sına(n=5) intraumblikal kardiyoversiyon uygulandığı saptandı. Kardiyoversiyon uygulanmak zorunda kalan hastaların tamamı ilk başvurusu sonrasında tedavi alan hastalardı. Fetal kardiyoversiyon hidropsu olan fetüslerde daha sık uygulanmıştır( %30 hidropslu fetüse karşılık %10 hidrops olmayan fetüs)(p=0,296). Tedavilere bağlı yan etkilerin hastaların %17’sinde izlendiği saptandı. Yenidoğanların %39’unda(n=11) aritmi tespit edilip tedavi almıştır. %14’üne ise postnatal kardiyoversiyon uygulandığı saptandı.


Sonuç: Çalışmada fetal supraventriküler taşiaritmilerin önemli bir prognostik göstergesinin fetal hidrops fetalis gelişmiş olması olduğunu göstermiştir. Tanı anında hidrops fetalis saptanmış olan fetüslerin fetal ve neonatal ölüm riskinin saptanmamış olanlardan yüksek olması literatürü destekler niteliktedir. Tedavi başlanan fetüslerde hidrops progresyonunun görülmemesi ve neonatal sonuçların olumlu olması, hidropik vakalarda tedavi seçiminin önemini göstermektedir. Fetal supraventriküler taşiaritmilerde transplasental antiaritmik tedavi algoritmasının sınırlarının net çizilebilmesi için randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.