Fecr Yayınevi, Ankara, 2020
İslam geleneğine ait “nüzul-i İsa” ve “mehdi” kavramları, diğer dinî geleneklerde de teolojik açıdan önemli bir yer tutmaktadır. Öncelikle “nüzul-i İsa” kavramı, Hıristiyanlık dininin temelini oluşturan “İsa Mesih” figürü ve onun yeryüzüne ikinci kez gelişini ifade etmesi bağlamında Hıristiyanlıktaki “Praousia” kavramına karşılık gelmektedir. Arapçada “İsa’nın inişi” anlamına gelen “nüzul-i İsa” terkibi, “İsa Mesih’in ikinci kez yeryüzünde varlık bulması” anlamında Hıristiyan teolojisinin merkezinde yer almaktadır. “Mehdi” kavramı da sahip olduğu işlev açısından dikkate alındığında, farklı isimler altında diğer dinî geleneklerde yer almıştır. Ancak “nüzul-i İsa” ile ilişkilendirildiğinde “mehdi” figürünün karşılığı, Hıristiyan inancında “Mesih” olmaktadır. Hıristiyanlıkta Mesih, İslam geleneğindeki “mehdi” figürünün misyonunu da içermekle birlikte bunun çok daha ötesinde ilahî bir kurtarıcılık misyonuna sahiptir. Dolayısıyla nüzul-i İsa ve mehdilik ilişkisi, İslam dışı dinler söz konusu olduğunda bütünüyle Hıristiyanlık bağlamında ele alınmalıdır.“Nedir Ne Değildir?” projesi çerçevesinde telif edilen 10 kitaptan oluşan bu seride, günümüzde sık sık tartışılan konular üzerinden ilmî disiplinlerin birbirleriyle ilişkileri, ayrıldıkları noktalar ve yöntem farklılıklarını göstermeye çalıştık. Aynı konuda, tefsir, hadis ve kelam olmak üzere üçü sabit, biri ise ele alınan konuya göre değişken olmak üzere dört ilim dalından dört uzmanın konuyu ele almalarını, ortaya koymalarını istedik.Bizi bu projeyi gerçekleştirmeye teşvik eden etkenlerden biri, son dönemlerde dinî konularda yapılan tartışmaların düzeyinin oldukça düşmüş olduğunu gözlemlememizdir. Nitekim dinî tartışmalara yetkin olan ya da olmayan herkes katılabilmekte, hatta çoğu zaman konuşması gerekenlere söz verilmemektedir. Bu proje ile bilim insanlarının, görüşlerini polemik ortamı olmadan sükûnetle anlatmalarına zemin oluşturmaya çalıştık.Proje, Müslüman bilim insanlarının, birbirlerini dışlamadan, ötekileştirmeden ve tekfir etmeden görüşlerini ortaya koyabilmelerinin imkânsız olmadığını bir kez daha göstermiştir. Okuyucu, bilim insanlarının birikim ve yaklaşımlarına dayanan görüşlerden dilediğini seçmekte özgürdür. Dilerse farklı görüşlerin kendince kabul edilebilir taraflarını alarak başka bir sentezle yeni bir yol da açabilir.