Coğrafya, Tarih ve Uluslarararası Hukuk Boyutlarıyla Küresel ve Bölgesel Denklemde Ege ve Doğu Akdeniz, Mahmut Ak,Haluk Alkan,Metin Ünver, Editör, Istanbul University Press, İstanbul, ss.323-362, 2021
Uluslararası alanda çözüme kavuşturulamayan teritoryal sorunlar geçen zaman içinde
sadece kalıplaşmış yargıları ve hasmane tutumları keskinleştirmemekte aynı zamanda yeni
aktörlerin, yeni meselelerin de mevcut sorunlara eklemlenmesi sonucunda çok daha karmaşık
bir nitelik de kazanmaktadır. Günümüzde Doğu Akdeniz’de gerçekleştirilen doğalgaz arama
faaliyetleri Yunanistan’ın yayılmacı niyet ve eylemlerine yeni bir mücadele alanı kazandırmış,
iki ülke arasında var olan teritoryal sorunlara yeni bir boyut eklemiş olup başka aktörlerin de
konuya dâhil olmasıyla sadece Türk-Yunan ilişkileri çerçevesinde değerlendirilemeyecek bir
görüntüye kavuşmuştur. Dikkat edilirse, Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı politika ve
eylemlerinin arkasındaki en önemli unsur yayılmacılıktır. Kendisini mağdur edilmiş bir ülke
olarak gören Yunanistan kendi yayılmacı niyetlerinin önünü kestiği ölçüde Türkiye’nin sahip
olduğu güç unsurlarını tehdide eşitlemekte ve uluslararası alanda Türkiye karşıtı ortaklıklar
kurma çabası içine girmektedir.
Bugün Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırları konusunda Türkiye ile
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasındaki anlaşmazlık Yunanistan’ın
20 yılı aşkın bir süre önce başlattığı birlikte hareket edebileceği bir ülke arayışına farklı bir
çerçeve kazandırmıştır. Yunanistan’ın bu çabalarının Türkiye karşıtı bir oluşuma dönüşmesini
mümkün kılan ise Türkiye’nin başta İsrail ve Mısır olmak üzere bölgede bozulan ilişkileridir.
Ege Sorunlarıyla Kıbrıs meselesinin birbirinden ayrı ele alınamayacağını savunan bu
çalışma Yunanistan’ın söz konusu ortaklıkları gerçekleştirme imkânının Soğuk Savaş
sonrasında uluslararası sistemin değişen karakterinden ne şekilde etkilendiğini sorgulayarak
başlamaktadır. Çalışmada 2000’li yıllarda Doğu Akdeniz’de hidrokarbon rezervlerinin
bulunması sonrasında görünürlüğe kavuşan ve stratejik boyutları giderek önem kazanan bu
ortaklıkların aslında Yunanistan’ın Soğuk Savaş sonrasında Türkiye’nin yükselen gücünü
dengelemek için giriştiği geniş kapsamlı, esnek ve çok yönlü arayışlarının bir sonucu olduğu
ortaya konmaktadır. Türkiye karşıtı koalisyonun ortak bir düşman karşısında sıkı bağlarla
kenetlenmiş bir oluşum olmadığı üzerinde duran çalışma Türkiye’nin bu ortaklığı bozma
kapasitesine sahip olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca makalede söz konusu mücadelenin
1990’lardan en önemli farkının Doğu Akdeniz’in ABD ve Rusya Federasyonu arasında
giderek keskinleşen bir rekabet alanı haline gelmesi olduğunun altı çizilmekte ve bu nedenle
de Türkiye’nin çok denklemli bu meseleye sadece enerji kaynaklarının paylaşımı noktasından
yaklaşmaması, konuyu büyük güçler mücadelesinin gölgesi altındaki akışkan ittifak ve karşı
ittifak oluşumları perspektifinden değerlendirmesi gerektiği belirtilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Türk-Yunan, Akışkan İttifaklar, Ege, Doğu Akdeniz, Kıbrıs
Territorial problems, so resistant to peaceful solutions at the international level, sharpen
prejudices and hostile attitudes between adversaries and become much more complex with
the emergence of new questions about existing problems and the involvement of new
actors. The natural gas exploration activities being carried out today in the Eastern
Mediterranean added a new dimension to the two countries’ territorial issues and exposed
a new example of Greece’s expansionist intentions and actions. These developments cannot
be assessed only in the context of Turkish-Greek relations because other actors are also
involved in the matter.
The most important element of Greece’s policies and actions against Turkey is its
expansionism. What triggers Greece’s expansionist desires and motivates its efforts to form
alliances against Turkey is that it perceives itself as an aggrieved country and equates the
existing power asymmetry in favor of Turkey with a threat.
Today, the dispute between Turkey and Greece over the delimitation of maritime borders
has reshaped Greek aspirations that began more than 20 years ago and given a different
framework to its quest for expansion. Turkey’s deteriorating relations in the region, especially
with Israel and Egypt, have created a favorable environment for Greece’s alliance efforts
against Turkey. This study, which is based on the assumption that the Aegean problems and the
Cyprus issue cannot be treated separately, begins by questioning how Greece’s ability to realize
these partnerships has been affected by the changing nature of the international system after the
Cold War. It is argued that these partnerships, which gained visibility and strategic dimensions
in the 2000s following the exploration of hydrocarbon reserves in the Eastern Mediterranean,
are the product of Greece’s comprehensive, flexible, and multidimensional efforts to limit
Turkey’s rising power after the end of the Cold War.
It is emphasized that these coalitions are different from the alliances against the commonly
perceived military threats, and therefore, Turkey is capable of disrupting them. According to
the study, since the significant difference of the current struggle in the Eastern Mediterranean,
from the 1990s, is the power rivalry between the United States and Russia. Turkey needs to
address this multidimensional subject not only from the perspective of sharing energy
resources but also from the perspective of flexible alliances and counter-alliances under the
shadow of great power competition.
Keywords: Turkish-Greek, Liquid Alliances, Aegean, East Mediterranean, Cyprus