Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2020
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: ABDULLAH SELİM DOĞAN
Danışman: Faruk Taşcı
Özet:
Türkiye, coğrafi konumundan dolayı uzun yıllardır transit göçlerin geçiş güzergâhı olan bir ülkedir. Ancak son zamanlarda komşu ülkelerde yaşanan sosyal ve siyasal çalkantılar sebebiyle kitlesel göç alan bir hedef ülke haline gelmiştir. Özellikle 911 kilometre ile en uzun sınır komşusu olan Suriye'de 2011 yılında patlak veren iç savaş milyonlarca Suriyelinin Türkiye'ye göç etme zorunluluğunu doğurmuştur. Türkiye, krizin başından beri insani gerekçelerle Suriyelilere yönelik "açık kapı politikası" sürdürmüştür. Bunun neticesinde kitlesel ölçekte yaşanan göç dalgaları kamuoyu nezdinde göçmenlerin statüsü, vatandaşlık, ekonomik külfet, uyum ve güvenlik tartışmalarını beraberinde getirmiştir. Suriye krizi başından beri geçici bir durum olarak ele alınmış ve Suriyeliler "misafir" olarak görülmüşlerdir. Ancak 2011 yılından beri geçen süre ve yakın gelecekte Suriye'ye geri dönüşü kolaylaştıracak gelişmelerin gözlemlenmemesi Suriyelilerle ilgili sürecin kalıcılığa doğru evirildiğini göstermektedir. Bu anlamda Türk vatandaşları ve Suriyeliler arasındaki etkileşimlerin incelenmesi elzemdir. Yapılan çalışmada Yalova'daki Türk vatandaşlarının, Suriyelileri nasıl algıladıkları irdelenmiştir. Türk vatandaşlarının Suriyeliler hakkında en çok endişe duydukları faktörlerin ekonomi, güvenlik, toplumsal uyum, eğitim ve sağlık olduğu tespit edilmiştir. Türk vatandaşlarının Suriyeliler hakkında kanaatini öğrenmek için anket formu ile veri toplanmıştır. Veri toplama yöntemi olarak hem elektronik anket türlerinden biri olan "internet tabanlı anket tekniği" hem de "yüz yüze anket tekniği" uygulanmıştır. Kartopu örnekleme yöntemi ile 436 katılımcıdan elde edilen veriler SPSS paket programı yardımı ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre Türk vatandaşlarının, Suriyelilerle ilgili düşüncelerinin genel itibariyle olumsuz olduğu görülmüştür. Buna ek olarak toplumsal kabul ve uyum noktasında isteksizlik olduğu da gözlemlenmiştir.