AMARANTH YAĞI İÇEREN TOPİKAL UYGULAMAYA YÖNELİK KOZMESÖTİK ETKİLİ FORMÜLASYONLARIN GELİŞTİRİLMESİ


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Eczacılık Teknolojisi Bölümü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2023

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ABDULAZİZ KAŞİF

Danışman: Ebru Altuntaş

Özet:

Bitkisel yağlar, birçok biyolojik aktiviteye sahip oldukları için kozmetik endüstrisindeki faydalı etkileri ile tanınmaktadır.

Amaranth yağı (Amaranthus cruentus yağı), yüksek skualen içeriği (önemli bir antioksidan ve antimikrobiyal ajan) yaygın olarak tanınan bir bitkisel yağdır.

Amaranth yağı, özellikle linoleik ve oleik asitler gibi bol miktarda Ω-yağ asitleri fitosteroller ve tokoferoller olmak üzere zengin kimyasal bileşime sahip biyoaktif doğal bir yağ olarak kabul edilmektedir. Ω-6 ve 9 yağ asitlerindeki üstün içerik, cilt üzerinde yararlı bir gençleştirici etki, yumuşatıcı ve yenileyici bir cilt etkisi (yara iyileştirici etki) ve artan hidrasyon etkisi sağlamaktadır.

Amaranth yağından gelen skualen, ciltte serbest radikal oksidatif hasarını önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, amaranth yağı fraksiyonlarındaki fitosterollerin, anti-inflamatuar ve antimikrobiyal etkiler sahip oldukları bildirilmiştir.

Bu tez çalışmasında, cilt yarası ve skar görünümünün iyileştirilmesine destek olacak, amaranth yağı içeren etkinliği ve güvenliliği ispatlanmış kozmetik bir nanoemüljel formülasyonunun geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, öncelikle amaranth sabit yağının türevlendirme işlemlerinin ardından yağ asit kompozisyonu açısından standardize edilmiş ve bu standardizasyon Gaz Kromatografisi yöntemiyle birlikte farklı dedektörler kullanılarak (Diyot array dedektör (DAD), Kütle Spektrometresi (KS) vb.) detaylı olarak ortaya konmuştur.

Ardından, standardize edilmiş amaranth yağı içeren dermatolojik nanoemüljel formülasyonları, ultrasonik emülsifikasyon yöntemi kullanılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan formülasyonlara hızlandırılmış stabilite testleri olan santrifüj ve termal testler uygulanarak, kinetik ve termodinamik stabilite açısından ön bir değerlendirme yapılmıştır. Bu testler neticesinde stabil kalan nanoemüljeller seçilmiştir ve 3 ay boyunca fizikokimyasal stabiliteleri değerlendirilmiştir.

Son olarak, stabilite testlerinin ardından en uygun bulunan ve optimize edilmiş nanoemüljel formülasyonunun in vitro sitotoksisite (MTT Testi) ve in vitro etkinlik testleri (antimikrobiyal aktivite ve yara iyi edici etki (scratch assay)) yürütülerek, geliştirilen nanoteknolojik formülasyonun hasarlı ciltte kullanımının potansiyel etkilerinin ispatlanması sağlanmıştır.