Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2018
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: CİHANGİR SEVİMLİ
Danışman: Zeynep Karakaş
Özet:
Pankreatik aşırı
demir yüklenmesi ve glikoz disregülasyonu arasındaki ilişki henüz iyi tanımlanmamıştır ve daha fazla araştırmaya
ihtiyaç vardır. Pankreas demir yükü ölçümleri ayrıca hepatik, pankreatik ve
kardiyak demir yükünün, transfüzyona bağlı talasemide (TDT) diyabetin gelişimine
nasıl etki ettiğini anlamak için gereklidir.
Amaç :
Bu çalışma, MRG R2* ve T2* sonuçlarına dayanarak TDT hastaları arasında
pankreatik demir yükünün varlığını değerlendirmek ve aynı zamanda açlık kan
şekeri (AKŞ), insülin, fruktozamin, Homa-IR, C-peptid, ferritin, karaciğer,
kardiyak MRG R2* sonuçları ile ilişkisini belirlemeyi amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Pediatri
Anabilim Dalı, Hematoloji / Onkoloji Dalı, Talasemi Merkezinde
gerçekleştirildi. Çalışmaya yaşları 11 ile 45 arasında değişen, ortalama
29.9±9,9 (medyan 29) yaşında olan kırk bir TDT hastası dahil edildi.
Pankreatik, karaciğer, kardiyak MRG’ler Radyoloji Anabilim Dalında 1.5 Tesla
Philips MRG makinesi kullanılarak yapıldı.
Pankreatik MRG R2*
sonuçları <30 Hz ise normal, 30-100 Hz ise zayıf ve >100 Hz ise
orta-şiddetli pankreatik siderozis olarak kabul edildi. Pankreatik MRG T2
sonuçları >26 ms ise normaldi, <10 ms ise, literatürde gösterildiği gibi
aşırı demir yükünü gösteriyordu. Pankreatik MRG R2* sonuçları ile FBG, insülin,
fruktozamin, Homa-IR, C-peptid, ferritin, kardiyak MRG R2* değerleri arasındaki
korelasyonlar Pearson korelasyonu, Mann Whitney U testi kullanılarak
değerlendirildi.
Bulgular:
Açlık kan şekeri, insülin, C-peptid düzeyi, fruktozamin, Homa-IR, ferritin ve
Pankreas T2* ve R2* bulguları arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı
(p>0.05). Karaciğer ve pankreas MRG T2* ve R2* bulguları arasında anlamlı
korelasyon vardı (p<0.01). Kardiyak R2*, Pankreas T2* ve Pankreas R2*
ölçümleri arasında anlamlı bir ilişki yoktu (p>0.05). On dört hastada normal
pankreatik MRG R2* (%34,1), 19 hastada normal pankreatik MRG T2* (%46.3)
saptandı. T2*’nin yaş ve cinsiyetle ilgisiz olduğu ve R2*’nin yaşa bağlı yağ
dejenerasyonuyla ilişkili olabileceği bildirilmiştir.
Sadece 1 hastanın 18
yaşın altında olduğu hastaların %31.7’sinde (R2*>100 Hz)
belirgin pankreatik
demir yükü vardı. T2*<26 ms ve aşırı demir yükü olan 22 (%53.6) hasta vardı.
13 (%31.7) hastada T2<10 ms ve önemli demir yüküne sahip idi. Hastaların
yaklaşık dörtte üçü (n:13, %31.7) hem T2* hem de R2* ölçümlerinde orta ila
şiddetli pankreatik demir yüküne sahipti. Kayda değer pankreatik aşırı demir
yüküne sahip 13 hastanın 3’ünde ciddi hipofiz, 1’inde orta ve 2’sinde şiddetli
kardiyak sideroz vardı, ve ciddi karaciğer demir yükü yoktu. Bu, şelasyon
tedavisinin önce karaciğere, daha sonra kalp ve hipofize ve nihayetinde
pankreatik demir yüküne yönlendiğini ve vücut demir yükünü değerlendirmede
pankreas MR’nin önemini ortaya koyduğunu göstermektedir.
Tartışma:
Pankreatik ve kardiyak MRG R2* arasında korelasyonun olmaması, pankreatik demir
yükünün, kardiyak demir yükünün iyi bir göstergesi olduğunu gösteren literatür
çalışmaları ile tezattır. Bunun nedeni, hastalarımızın
kardiyak MR ile sıkı takip edilmesi ve kalpte aşırı demir yükü tespit edilen
hastaların yoğun şelasyon programlarına alınmasıdır.
Ayrıca, daha önce
yürütülen çalışmalarda, pankreatik R2*’nin glikoz disregülasyonuna karşı
duyarlı olabileceği bildirilmesine karşın, çoğu hastada halen klinik belirtiler
görülmeyebilir ve normal kan glikozu saptanabilir. Bu da preklinik dönemde
demir yükünün varlığına işaret eder. Pankreatik MRG R2*, pankreatik demir
birikimini daha erken bir aşamada tespit edebilir. Bizim hastalarımızda yüksek
pankreatik aşırı demir yüküne rağmen az miktarda glikoz metabolizması bozukluğu
görülmesi, karaciğerde aşırı demir yükünün olmaması ile açıklanabilir.