Covıd-19 Pandemi Gölgesinde Uluslararası İşletmecilik, Finans, Ticaret ve Sigortacılık (Teori, Uygulama ve Tarihi Perspektif), Yalmız,Naci, Editör, Efeakademi, İstanbul, ss.117-136, 2021
COVID-19 virüsünün ortaya çıkışı ve salgın doğası gereği hızla yayılan ve ölüm oranı yüksek bir virüs olması nedeniyle dünya çapında bireylerde çok ciddi korku ve kaygı duyguları oluşturmaktadır. COVID-19 virüsü nedeniyle Türkiye ve tüm dünyada yaşanan çeşitli sıkıntılar virüsün ortaya çıktığı ilk günden bu yana hızla artarak devam etmektedir.
COVID-19 virüsünü kontrol etmeye yönelik alınan tedbirlerle tüketici tutumları, davranışları ve satın alma alışkanlıkları da değişmektedir. Tüketiciler daha fazla dijital kanallara yönelmekle birlikte sosyal medya platformlarında aktif olarak daha bilinçli alışveriş yapmaktadırlar. Facebook, instagram ve twitter vb. sosyal medya platformları sayesinde bireyler çeşitli bilgi paylaşımları ve etkileşimlerle daha ilgili ve daha bağlantılı yaşamaktadırlar. COVID-19 ile ilgili haberler, bilgiler veya çeşitli duygusal paylaşımlar bireylerin dikkatini daha da arttırmaktadır. Bu bilgiler tüketiciler ve satın alma davranışları üzerinde bir etki kaynağını oluşturmaktadır. Tüketiciler gelecekteki satın alımlarını planlarken rehber olarak sosyal medyadaki bilgilere ve incelemelere güvenmekte ve değer vermektedirler (Keane ve Neal, 2021: 87).
Bu araştırmada COVID-19 korkusu içinde olan tüketicilerin ruh halini iyileştirme amaçlı olarak eğlence ve sosyal etkileşim motivasyonlarıyla, sosyal medyada aktif olmalarının satın alma niyetlerine nasıl etkilediğini ortaya koymaktır. Araştırma amacı doğrultusunda, tüketicilerin COVID-19 virüs korkusunun tüketicilerin eğlence motivasyonu ile ruh hali iyileştirme değişkenleri arasındaki ilişkideki moderatör rolünün incelenmesi hedeflenmektedir. Ayrıca eğlence motivasyonu değişkeninin ruh hali iyileştirme ile satın alma niyeti arasındaki ilişkideki etkisinin ortaya koyulması hedeflenmektedir. Görüldüğü üzere, araştırma modelinde çoklu karmaşık ilişkiler söz konusudur. Bu bağlamda önce kavramlar arasındaki doğrudan ilişkiler, daha sonra moderatör ilişkiler ve son olarak da aracı ilişkiler incelenmektedir.