20 Nisan – 10 Mayıs 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen araştırmanın amacı, sanayi işletmelerinde istihdam edilen mavi yakalı işçilerin, salgının ilk dönemlerinde, çalışma biçimlerinde bir değişim olup olmadığının belirlenmesi ve karşı karşıya kaldıkları Covid-19 kaynaklı riskler ile korku/kaygı/güven düzeylerinin tespit edilmesidir.
Bu doğrultuda hazırlanan ankette; demografik özellikler, ücret bağımlılığı ve borçlanma, salgın
döneminde çalışma biçimi ve ücret değişimi olup olmadığı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin soruların
yanı sıra, hastalık ve istihdama dair kaygıları ile bu süreçte güven algılarındaki değişim ve destek
beklentilerini tespit etmeye yönelik sorular yer almaktadır. Ayrıca ankete, katılımcıların genel
görüşlerini belirtebilecekleri açık uçlu bir soru da eklenmiştir.
Salgının ilk dönemlerinde işçilere doğrudan ulaşmak mümkün olmadığı için çalışmanın sendikalı
işçiler ile yürütülmesi tercih edilmiş; hazırlanan çevrimiçi anketler sendikalar kanalıyla işçilere
ulaştırılmıştır. Araştırmanın kapsamını; Gıda sanayi, Petrol, Kimya, Lastik, Plastik ve İlaç, Ağaç ve Kağıt
ile Metal işkollarında örgütlü sendika üyesi işçiler oluşturmaktadır. Ocak 2020 istatistiklerine göre bu
sektörlerde örgütlü toplam 421.516 işçi bulunmaktadır. Türkiye’de örgütlenmenin işkolu düzeyinde
gerçekleşmesi nedeniyle, bu sendikalarda beyaz yakalılar ile mavi yakalıların birlikte örgütlendikleri
dikkate alınmalıdır. Sendikalar kanalıyla işçilere ulaştırılan ankete 1099 kişiden geri dönüş sağlanmış,
veri seti üzerinde gerekli düzenlemeler yapılarak, hatalı ve eksik olan 23 anket ile bu işkollarında
büro çalışanı olarak istihdam edilen kişilerin cevapladığı 14 anket değerlendirme dışı bırakılarak,
analizler 1062 anket üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Araştırma sonuçlarından, salgının ilk dönemlerinde, virüse yakalanma riskine karşın kalabalık
fabrikalarda çalışmaya devam eden mavi yakalı işçilerin gelir ve iş kaybı riskinden ziyade sağlık riskini
göğüsledikleri anlaşılmaktadır. Yaşamın idamesi için başlıca gelir kaynakları ücret olan işçiler,
ailelerine hastalık taşıma korkusuna rağmen, işlerini kaybetmeyi göze alamadıkları için üretimi
sürdürmüşlerdir. Genel görüşler kısmında, salgının psikolojik etkilerine dair ifadeler bulunmaktadır.
Özellikle evde hamile eşi, yaşlı veya kronik rahatsızlığı olan yakını bulunan işçiler, paranoya, kaygı ve
korku yaşadıklarını belirtirken; beyaz yakalı işçiler, yöneticiler ve işverenler evde kalırken, onların
çalışmak zorunda bırakılmalarını çifte standart olarak algıladıkları ve bu durumun kendilerini değersiz
hissetmelerine sebep olduğu görülmüştür. Yeterli düzeyde maddi ve manevi destekten de mahrum
kaldıklarını düşünen işçiler, bu süreçte görmezden gelindikleri, unutuldukları ve risklere karşı yalnız
bırakıldıkları için tepkili ve küskündürler.
Tüm bu sonuçları, araştırmanın ağırlıklı olarak büyük işletmelerde istihdam edilen sendikalı işçiler ile
yapıldığı gerçeğini göz önünde bulundurarak yorumlamak gerekmektedir. Nispeten korumalı olan bu
kesimde bile hâkim olan bu umutsuz ve karanlık tablonun, güvencesiz kesimler açısından çok daha
ağır koşullar yarattığı düşünülmektedir.